İlkokuldan itibaren tarihteki önemli insanlara ve hikayelerine ilgi duymuşumdur. Onların parlak zekâları, tükenmeyen azimleri ve başarıları beni hep etkilemiştir. Sanki bu kimseler ellerindeki sihirli değnekle dokunmuşlardır da dünya hemen değişmiştir…
Teknolojinin, bilimin ve sanatın ileri gitmesinde parmağı olan Thomas Edison, Albert Einstein, Ludwig van Beethoven gibi isimlerin hayatlarını okurken içimde hep bir ses yankılanırdı: “İyi de bu kişiler bana çok yabancı! Ben onlar gibi değilim.” O yaşta isimlerini ezberlemeyi bırakın okumayı bile beceremediğim bu tarihi şahsiyetlerin kadın veya Müslüman olmamasına hayıflanırdım. Neden ismi Ayşe, Fatma, Hatice olan, yani bana benzeyen kişiler dünyayı değiştirmemişler derdim.
Yaşım biraz daha büyüyüp de İbn Sina’yı, Harezmi’yi, El Cezeri’yi tanıyınca bu konuda bilmediğim çok şeyin olduğunu gördüm. Aslında adı ve sureti bana benzeyen sayısız insan, dünyayı değiştirecek büyük icatlar yapmışlar. Ancak biz, onları yok sayıyormuşuz.
Fatıma El-Fıhri, tarihte kritik rol oynayan şahsiyetlerden biri. Tıpkı anneannem gibi onun da adı Fatıma, tahminen yapılan çizimlerinden görüyoruz ki benim gibi başörtüsü takıyor. Ve dünyanın ilk üniversitesini kurmuş. Tunuslu El-Fıhri, eğitimli bir ailenin kızı olarak Fas’a göç etmiş. Kendisi de dönemin şartlarında alabileceği en iyi eğitimi alıp bilgi birikimini hiç durmadan geliştirmiş. Babasının vefatıyla birlikte, ona yüklü miktarda miras kaldığında ise genç kadın en iyi bildiği alana, yani eğitime yatırım yapmaya karar vermiş.
Fatıma El-Fıhri, 859 yılında günümüzde UNESCO tarafından da onaylanan, dünyanın en eski üniversitesi, Al-Qarawiyyin Üniversitesi’ni kurmuş. Üniversitenin yanına aynı isimle büyük bir cami ve kütüphane de inşa ettiren El-Fıhri, elindeki tüm imkanları bu komplekse vakfetmiş.
Bu Üniversiteye Girmenin Şartları Var
Bir üniversiteyi dört duvar bir bahçe inşa etmek işin en küçük kısmı. Eğitim müfredatı, üniversiteye kimlerin kabul edileceği, hangi hocaların ders vereceği çok büyük önem arz ediyor. Günümüzdeki üç harfli sınav sistemlerindense Fatıma El-Fıhri daha farklı bir metoda başvurmuş: Bu üniversiteye girmek isteyen öğrenci, hem Kur’an hafızı olacak hem de İslami ilimlere hakim olacak.
Bu şartları sağlayan öğrenciler, 20 kişilik sınıflarda lisans eğitimine başlarlarmış. İlk zamanlarda yalnızca İslami ilimlerin öğretildiği bir medrese olarak çalışan bu ilim yuvası zamanla matematik, tarih, coğrafya, astronomi ve tıp eğitimi vermeye başlamış. Eğitim alanı genişleyince gayrimüslim öğrencileri de kabul ettiği için hafızlık şartı kalkmış. Bu şekilde Al-Qarawiyyin Üniversitesi dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerle bir entelektüel merkez teşkil ediyormuş.
Meşhur Mezunlar
Çoğu zaman bir üniversitenin kalitesini ölçmek için mezunlarına bakarız. Al-Qarawiyyin Üniversitesi’nin mezunlar listesi oldukça uzun. İbn-i Haldun, meşhur eseri Mukaddime’yi bu üniversitede okurken yazmıştır. İbn-i Arabi, El-İdrisi gibi alimler de bu üniversiteden mezundur. Müslüman alimlerin yanı sıra Papa II. Sylvester, Yahudi felsefeci İbn-i Meymun ve Afrikalı gezgin LeoAfricanus, Al-Qarawiyyin mezunudur. Hatta Avrupa’ya sıfır rakamını götüren de yine bu okulda öğrendiklerini kendi halkına anlatan Papa II. Sylvester’dır.
Al-Qarawiyyin Kütüphanesi
Büyük bir okula büyük bir kütüphane gerek. Fatıma El-Fıhri bunu bildiği için üniversiteye ek büyük bir kütüphane de inşa etmiştir. Bu kütüphane günümüzde de ziyarete açıktır. İçinde 4 binden fazla el yazması ve 9. Yüzyıldan kalma kûfi hat ile yazılmış bir Kur’an da bulunduran kütüphanede okul mezunlarından İbn Haldun’un Mukaddime eserinin ilk kopyası da mevcuttur. Fatıma El-Fıhri’nin ahşap üzerine yazılmış diploması da hala burada sergilenmektedir.
Hem verilen derslere hem de mezunlara baktığımızda, Al-Qarawiyyin Üniversitesi’nin insanlık tarihinde nasıl bir dönüşüme vesile olduğunu fark edebiliriz. Dünyadaki tüm teknolojik gelişmelerin temelinde yatan sıfır rakamının bu okuldan dünyaya yayılması bile bir üniversitenin üretebileceği en büyük fayda iken; Al-Qarawiyyin sayılamayacak kadar çok yeniliğe ev sahipliği yapmıştır. Mukaddime kitabı ile sosyoloji biliminin ilk adımları atılmış, İbn Arabi ile tasavvufi ilimlerde büyük bir ilerleme kaydedilmiştir. Tüm bu dev isimlerin arkasında kim var diye baktığımızda ise imanı ve asaletiyle dimdik duran bir kadını, Fatıma El-Fıhri’yi görürüz.
Yaşam tarzı, inancı ve görünüşü bizim gibi olan bir kadın, kendi kararları ile dünyayı değiştirmiş. Üstelik sihirli bir değnekle de değil, sabah akşam önce çalışıp sonra tevekkül ederek başarmış tüm bunları. İşte tam da bu yüzden Fatıma El-Fıhri’yi adımız kadar iyi tanımalıyız. Müslüman kadınların hayalleri ve çalışmaları yüzlerce yıldır dünyayı daha iyi bir yer haline getiriyor. Bize de bu değişimin 21. Yüzyıl ayağını sırtlanmak düşüyor. O halde önce kendimizi tanımak sonra da çok çalışmak yolunda hepimize kolay gelsin!
Elif Nuran Özgün
Yararlanılan Kaynaklar
https://www.dw.com/en/fatima-al-fihri-founder-of-the-worlds-oldest-university/a-53371150
https://www.wisemuslimwomen.org/muslim-woman/fatima-al-fihri-6/
https://www.fikriyat.com/tarih/2018/07/30/ezber-bozan-musluman-kadin-fatima-el-fihri
https://en.wikipedia.org/wiki/Fatima_al-Fihri
https://manchesteruniversitypress.co.uk/articles/fatima-al-fihri-founder-worlds-first-university/
Yorum yok! İlk sen ol.