“Ama insanların, bilhassa da akrabalarımın bunlardan haberi yoktu ve anlayamıyorlardı. Birkaç kişi aileme yöneltti sorularını: “Neden bu yaşta kapattınız?”, “Bu güzel kızı niye kapattınız?” Ailemin bana hiçbir şey demediğini, tamamen kendi isteğimle örtündüğümü söylememe rağmen inanmıyorlar, belki de inanmak istemiyorlardı.”
Size burada nasıl müslüman olduğumu anlatamam, anlatılabilecek bir şey değil çünkü. Türkiye’de ki birçok insan gibi ben de Müslüman bir çevrede yetiştim. Ancak tabii ki bir yerden sonra, 13-14 yaşlarımda, inançlarımı sorgulamaya başladım. Elhamdulillah ki bu konuda pek bir sıkıntı çekmedim. İslamiyette kafama yatmayan bir nokta yoktu çünkü. Ama aklıma takılan şeyler vardı; bunların başında da tesettür geliyordu. O zaman asıl konumuz olan tesettür hikayemden bahsedebilirim:
Tamam, namaz kılmak şarttı ama… tesettür? İnancımla tesettürsüz bir şekilde yaşayamaz mıydım? Bu o kadar elzem miydi? Bilmiyordum… Bir süre bu sorudan kaçtım aslında. Ama sonra daralmaya başladım, artık doğru cevabı bulmak istiyordum. Liseye başlayacaktım ve başlamadan önce net bir karara varmak istiyordum. O yılki Ramazan ayında, yaklaşık iki hafta boyunca bu soru aklımdaydı ve sürekli düşünüp cevap bulmaya çalışıyordum. Ama bu öyle sadece akılla bulunacak bir şey değildi. Bende bir şeyler eksikti, hissedemediğim şeyler vardı. Dergiler okudum, bol bol dua ettim, etrafımdakilerle istişare ettim ama yok. Bende hala bir huzursuzluk vardı. Bir yandan da nefsim bu durumu kabullenmek istemiyordu.
Etrafta tesettürsüz şekilde rahat rahat gezinmek, hareketlerini kısıtlamamak güzeldi, kolaydı. Yine düşüncelerle boğuştuğum sıralarda eşofmanımı giydim, saçlarımı salıp biraz yürüyüş yapmaya çıktım. Hava rüzgarlıydı ve saçlarımı uçuruyordu. Bu hissi sevdiğimi düşündüm. Henüz evden uzaklaşmamıştım bile ki ben rüzgarda uçuşarak giderken yanımdan hiç de tanımadığım bir adam geçti, geçerken de baştan aşağı bana baktı, sonra da yürüdü gitti. Bir anda, sokaktaki diğer insanların hepsi gibi; yani kasıtlı veya göze batan bir şekilde değil. Sadece aynı yoldan yan yana geçtik. O kadar utandım ki… Daha önce hiç bu hissi yaşamamıştım. Sebebini anlayamadan örtünmek istedim bir şeylere, korunmasız hissettim. Sanki az önceki masum görünen bakışlar üzerimde bir leke bırakmıştı. Kulağa saçma geldiğini biliyorum, bana bile hala çok garip geliyor. Bilmiyorum, belki de dualarım kabul olmuştu ve bu his bir işaretti.
Bunun sadece bir tanesi olduğunu, her gün bana bir sürü adamın baktığını, bana bakarken ne düşündüklerini bile bilmediğimi düşündüm. O kısacık zaman üzerine çok düşündüm ben ve anladım ki tesettürsüz aslında çıplakmışım. Anladım ki tesettür bir kalkanmış ve örtündüğüm ölçüde rahatmışım. Ve ertesi gün, arkadaşlarımla dışarı çıkacakken kendi kendime örtündüm. İlk başta utandım insanların beni görmesinden, sonra utanmamdan utandım. Üzerimde bir ayeti, Allah’ın korumasını, değerime değer katanı taşımaktan nasıl utanabilirdim?
Ama insanların, bilhassa da akrabalarımın bunlardan haberi yoktu ve anlayamıyorlardı. Birkaç kişi aileme yöneltti sorularını: “Neden bu yaşta kapattınız?”, “Bu güzel kızı niye kapattınız?” Ailemin bana hiçbir şey demediğini, tamamen kendi isteğimle örtündüğümü söylememe rağmen inanmıyorlar, belki de inanmak istemiyorlardı. O zaman onlara daha güzel bir şekilde anlatamadığım için çok kızıyorum kendime. Ama aslında o zamanlar kendimi yeterince ifade edebilecek bilgi düzeyinde değildim.
Tesettürü zamanla gerçek manada idrak edebildim. Erkeklerin yanıma yaklaşmakta tereddüt ettiğini gördüm. Üzerimdeki kıyafetlerden rahatsız olmadığımı gördüm. Böyle daha güçlü olduğumu gördüm. Bunun güzelliğimi yok etmediğini, aksine güzelliğimi muhafaza ettiğini ve beni değerli kıldığını gördüm.
Bu öyle bir nimet ki aslında bana hem huzur, hem güven hem de cesaret verdi. İnşallah hakkıyla bu emri idrak edenlerden, yerine getirenlerden oluruz.
Vesselam.
kafestengökyüzünekanatçırpankuş
Yorum yok! İlk sen ol.