”Çünkü örtüm artık benim bir parçamdı ve ben onunla ben olmaktan mutluydum… ”
Nasıl örtünmüştüm? Açıkçası bu yazıyı yazmadan önce bunu hatırlamak için uğraştım biraz. Çünkü bu, hayatımda benim için vakti geldiğinde yapmayı sabırsızlıkla beklediğim bir şeydi ama sonrasında onu tam olarak hayata geçirememeyle ilgili beni etkilemiş olan anılarım vardı, bu konuya geleceğiz.
Liseye başlayacağım senenin yaz mevsiminin başında artık örtünmemin vakti geldi diye düşünüyordum, ailem de buna sevinir diye heyecanlıydım aslında. Bir gün ani bir kararla annemin yanına gittim ve “Anne ben örtünmeyi düşünüyorum bana kıyafet almaya gidelim mi?” dedim, beklediğim şey takdir edilmek ve hemen yeni kıyafetler almamızdı. Annem içten gülümsemesi eşliğinde “Senin kararın kızım ama hemen kıyafet almamıza gerek yok bence ona uygun birkaç kıyafetin var.” dedi. Şaşırmıştım annemin havalara uçması gerekiyor gibi düşünüyordum, sonra kararımı biraz daha askıya alıp daha derin düşüncelere daldım.
Ben neden örtünmek istiyordum? Namaz vaktinin az kaldığı hatırlatılınca bile “Ben siz istediniz diye mi namaz kılacağım , Allah’ın rızası için kılıyorum.” diyerek ergen triplerine devam eden ben, annem ve babam için mi örtünmek istiyordum yoksa, önce bunu bir netleştirmeliydim. Bir kaç haftayı daha örtüsüz ve düşünceler içinde geçirdim ama artık örtüsüz dışarı çıkmak bana çok ağır gelmeye başlıyordu. Niyetimden emin olduktan sonra annemlere bir şey söylemeden başımı örterek dışarı çıktım, artık kendinden emin ve daha ben gibiydim. Örtülü ve örtüsüz farklı görüşlerde olan fakat ortak noktaları inançları olan akraba çevremizde bunu merasimleştirmemiş herkes eski benmişim gibi davranmaya devam etmişti. Çevremde her zaman olan insanlar sayesinde bende insanları hiçbir zaman örtülü veya örtüsüz diye gruplandırmam zaten. Fakat lise yıllarım beni etkilemiştir. Daha yeni örtünmüşken başladığım ilimizin önde gelen anadolu liselerinden birine başımız örtülü giremiyorduk. Sabahları okula babamla gidiyordum ve okuldan çıkınca okulun önündeki durakta başımızı örtüyorduk. Bu ablamdan aşina olduğum bir durumdu ve yapacak bir şeyimin olmadığını düşünüyordum fakat bu ikili durum o eski özgüvenimi kırıyordu, çünkü ben, ben değildim.
Bu durum 2,5 yıl devam ettikten sonra okulda ve sosyal medyada yapılan ufak çaplı bir direniş ile okula başörtülü girmeye başladık . Okula ilk girdiğimiz zamanlardaki hissi anlatamam, arkadaşlarımla sürekli birbirimize sarılıyorduk. Çekildiğimiz fotoğraflarda örtülü olmak bizi çok mutlu ve rahat hissettiriyordu. Artık örtümü daha da sahiplenmiştim ve bir daha onsuz kalmamak için dualar ediyordum.
Fakat artık örtümün önünde engel kalmayınca onun hakkında daha sağlam durmam gerektiği gerçeğini kavramaya başlamıştım. Zaman zaman dinimi hem kalbime hem aklıma yerleştirebilmek için sorgulamalar yapıyordum. Hayatımın bilhassa lise döneminde (Allah affetsin) namazlarımı aksattığım zamanlar olmuştu. Böyle zamanlarda önce kendimi şekilcilikle suçluyor; örtüm bana ait değil mi / ben ona layık değil miyim sorgulamasına giriyordum. Aynaya bakıyor ve kendimi örtüsüz daha güzel hissediyordum. Hatta örtüsüz olsam şunları mı yapardım diye kendimi daha da sosyalmiş gibi düşünüyordum. İlk aşamada aklıma gelen düşünce “Örtün varken bunları yapamazsın!” oluyor, sonrasında ise örtümün varlığına şükrediyordum. Çünkü ben zaten bunları kendi isteğimle yapmak istemiyordum. Toplumda ve okulumun çevresinde kabul gören şeyler bunlardı ama bunlar beni ben gibi hissettirmiyordu. Yaptığım çoğu sorgulamada örtümü de sorguluyordum. Sonrasında örtüme ve dinime daha da bağlanmış bir şekilde çıkıyordum bu sorgulamalardan. Çünkü örtüm artık benim bir parçamdı ve ben onunla ben olmaktan mutluydum…
Maksude
Yorum yok! İlk sen ol.