Bu hikayem, kalbinde tesettüre girme isteği taşıyan kardeşlerime cesaret ve umut olsun; bu nimeti Rabbimizden almış olanlara da şükrün hatırlatıcısı olsun inşallah…
Allah’ın sonsuz lütfu ve rahmetiyle tesettüre adım atmak hayatımın en özel kararlarından biri oldu. Bu ani bir karar değildi; aksine uzun süren bir arayış ve içsel mücadelemin sonucuydu. Nefsimin fısıldamaları, bolca gözyaşı ve dualarla geçen bir süreçti.
Üç yıl önce içimdeki mücadeleyle boğuşurken her gün buradan tesettür hikayelerini okur, aynı yolda yürüyen kardeşlerimin varlığını bilmek bana güç verirdi. Elhamdülillah, Rabbim nasip etti; şimdi ise o hikayelerden ilham almış biri olarak kendi yolculuğumu sizlerle paylaşmanın heyecanını yaşıyorum.
Bu hikayem, kalbinde tesettüre girme isteği taşıyan kardeşlerime cesaret ve umut olsun; bu nimeti Rabbimizden almış olanlara da şükrün hatırlatıcısı olsun inşallah…
Muhafazakâr bir yaşam biçimiyle büyümemiş bir ailede dünyaya geldim. Bu yüzden çocukluğuma dair dini anlamda pek anım yok. Liseyi yaşadığım ilçenin köklü ve oldukça seküler bir profili olan bir anadolu lisesinde okudum. Kendimi o ortamlara ait hissedemiyordum. Sanki beni sadece o küçük arkadaş grubumun içinde tutan bir şey vardı. Okul arkadaşlarımdan farklı düşünceye sahip olduğumu anlamamla beraber Müslüman kimliğimi ön plana çıkarmaya başlamıştım. Tesettür fikri o zamanlar çok ağır ve imkansız geliyordu ama çok düzenli olmasa da namazlarımı kılmaya gayret ediyordum. Bunu anlayan sınıf arkadaşlarım her mescide gittiğimde “yine gidiyor” deyip kendi aralarında gülerlerdi. Şimdi baktığımda Allah’ın beni o ortamdan muhafaza ettiğini görüyorum. Aslında içsel temelimi o zamanlarda atmıştım.
O dönemde annem ibadetlerine ve tesettürüne karşı hassasiyet göstermeye başlamıştı. Babamın ise iman konusunda şüpheleri vardı. Bir yaratıcının olup olmadığını sorguluyordu. İnanmamaya daha yakındı ne yazık ki. İbadetlerin gereksiz olduğunu savunuyordu. Tesettür bir arap kültürüydü ona göre. (Ben tesettüre girdikten sonra düşüncelerinde çok şey değişti <3) Evde bununla alakalı tartışmalar başlamıştı. .İki farklı dünya arasında sıkışıp kalmış gibiydim. Bu çelişki beni bir arayışa sürükledi. Ve bu arayış Allah’ı ve İslam’ı daha iyi tanımama vesile oldu elhamdülillah.
Pandemi başladığında lise üçteydim. Tüm gün evde olmamla beraber beş vakit namazımı kılmaya ve sosyal medya platformlarında islami içerikleri takip etmeye başladım. Bunların çoğunu Müslüman kadınlar oluşturuyordu. Hayata bakışları, izledikleri yol, verdikleri o huzur dolu hissiyat ve tesettürleri… Her biri beni çok etkilemişti. Müslümanca yaşanan bir hayata olan sevgim artmıştı. Eksiklerimi gözden geçiriyordum. Nerde eksiğim var diye düşündüğümde kafamın içinde yankılanan tek bir ses vardı: tesettür.
Üniversite sınavına bir ay kala arkadaşımın vefat edişi ve ölüm gerçeğiyle karşılaşmak bir uyanışın kapısını açmıştı bende. Hikâyem biraz da burada başlıyor. Ölüm diye bir gerçek vardı. Bir saniye sonrası belli değilken yıllar sonrası için endişeleniyordum. İstediğim üniversiteyi tutturamazsam tekrar sınava girebilirdim, bunun telafisi vardı. Her gün saatlerce ders çalışıyordum. Peki asıl hayat için ne yapıyordum? Dünya hayatının sahte güzellikleri ahiretimi tehlikeye atmaya değer miydi? Rabbimiz buyuruyordu: “Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!”
Ahiret odaklı düşünmeye başlamamla birlikte, tesettür konusundaki eksikliğim kalbimde derin bir huzursuzluğa sebep olmuştu. İçimde büyük bir eksiklik hissediyordum. Allah’ın huzurundayken tesettürlü olup, dışarıda dikkat çeken kıyafetlerle ve özenle yapılmış saçlarla bulunmak vicdanımı giderek daha fazla rahatsız ediyordu. Üniversiteye geçmeden tesettüre girmeyi kafama koymuştum. Yeni bir ortama girecektim ve bu benim için çok iyi bir fırsattı. Önümde üç ayım vardı. Tatilden dönünce düşünürüm deyip sadece vicdanımı rahatlatmıştım.
Bu tatil sürecinde hep tesettür kıyafetlerine bakıp heyecanlanıyordum. Bir yandan da olur da vazgeçersem hani kapanıyordun gibi şeyler duymamak için kimseyle paylaşmıyordum. Üniversite kayıtlarına az zaman kala eve döndüm. Artık net bir karar verme zamanı gelmişti. Nefsim normalde asla aklıma gelmeyecek şeyleri fısıldıyordu. Üniversiteye geçtiğimde daha özgür olacağım, istediğimi giyebilirim, bu kıyafet bana çok yakışır, tesettüre girersem üniversitede beni dışlarlar, komşum ne der akrabam ne düşünür… Bitmek bilmeyen bahaneler. Gerçekten çok zorlanıyordum. Rüzgârı saçlarımda hissetmeye, istediğim kıyafetleri giymeye çok alışmıştım.
Elhamdülillah, ben bu mücadeleyi yaşarken sosyal medyada çeşitli tesettür içerikleri paylaşılmaya başlamıştı. Bunlardan biri de Bi’anıdık’ın Bi’konuşsak ekibiyle çektiği tesettür videosuydu. Başka bir platformda paylaşılan bir oyuncunun tesettür hikayesi ve bu video benim dönüm noktam oldu. Tesettürün Müslüman kadının hayatında çok önemli bir yeri vardı. Sonradan Müslüman olan kadınların yaptığı ilk şey tesettüre girmek oluyordu. Sadece bir kıyafet değil, kimliğimizin özünün göstergesiydi. “Ben Müslüman bir kadınım, beni koruyan sınırlarım var. Güzelliğimle değil, ahlakım, duruşum ve aklımla var olurum” demekti. Modern dünyanın beklentilerini bir kenara itip sadece Allah rızasını gözeten güçlü bir duruşun göstergesiydi. Her şeyden önce Allah’ın emriydi, O böyle istiyordu.
Her namazımdan sonra secdeye kapanıp ağlıyordum “Rabbim bana kapanma isteği ver, çok zorlanıyorum, nefsime hakim olamıyorum, ruhuma sekinet ver, süreci afiyetle atlatayım…” Bolca dua, secdede gözyaşlarıyla geçirilen dakikalar… Rabbim bana güç verdi ve aileme kapanmak istediğimi söyledim. Önce inanamadılar ve bir anlık heves olduğunu düşünüp açılmamdan korktular. Sonra “kapan ama…” ile başlayan cümleler başladı ama ben kararlıydım. Bir sonraki gün annemle beraber alışverişe çıktım. Tesettür mağazası diye geçen dükkanlarda tesettüre dair hiçbir şey yoktu. Annem onların yaşıma uygun olduğunu söylüyordu ama ben Allah’ın istediği şekilde kapanmak istedim. Elbette şeytan hiçbir aşamada yakamızı bırakmıyor. “Nerden çıktı bu tesettür fikri, bulamıyorum işte, yapamayacağım” diye kafamda cümleler dönüyordu. Küçük bir butikte istediğim kıyafetleri buldum. İki elbise ve şalla eve döndüm. Dışarıya tesettürlü çıkmak için o kadar heyecanlıydım ki. Cesaretimi topladım, duamı ettim ve dışarıya çıktım. Kendimi çok huzurlu ve korunaklı hissediyordum. Tesettüre girmeden önce,” tesettüre girersem ve onu görürsem kesin kaçarım” diye düşündüğüm insanlarla karşılaştığımda rabbim öyle güç verdi ki… Kendimden çok emin bir şekilde karşılarına çıkıyordum ve sanki kontrol bende değildi. Hatırladıkça Allah’ın kudretine inancım daha da artıyor.
Şal yapmaya dair hiçbir şey bilmediğimden ilk başlarda epey zorlandım. Uzun bir süre “Allah’ım bana şal yapmayı öğret, tesettürümü güzelleştir, beni görenlere İslam’ı hatırlatayım” diye dua ettim. Ve şu an, elhamdülillah, “şalını ne güzel yapıyorsun, elbiselerini nerden alıyorsun, bende senin gibi örtünmek istiyorum” cümlelerini alıyorum çevremden.
Hikayemi okuyan biricik kardeşim, belki tesettüre bir adım atmak istiyorsun, belki tesettürünü güzelleştirmek istiyorsun. Hepimizin hikayesi farklı. Rabbimizin kalbimize bu derdi vermesi bile bir nimet. Bence önemli olan bu nimetin farkında olup yolda olmak. Yolda olmanın önemini takip ettiğim bir büyüğümden dinlemiştim. Ve elhamdülillah, şimdi görüyorum ki yolda olma gayretinde olunca, inişlere çıkışlara sabırla yaklaşınca Rabbim önümü açtı. Üniversitede dışlanır mıyım diye düşünürken hayalimden de güzel dostluklar kurdum, Allah’ım ben burada teknik ilmi alırken senin rızan için de çalışmak istiyorum dedim; üniversitemizin ilk İslami kulüplerinden birini kurmak nasip oldu… Ben Rabbime bir adım attım, O bana dünyanın manevi zenginliklerini nasip etti. Bu yol inişlerle, çıkışlarla, hatalarla dolu. Ama Allah’ın emrini yerine getirmiş olma rahatlığı her şeye değer. Dilerim hikayemde kendi hislerinden, yaşadıklarından bir parça bulmuşsundur. Unutmayalım ki her adımımız, her niyetimiz bir duadır ve Rabbimiz duaları zayi etmez.
Hikayemi yazmama vesile olan Bi ’tanıdık ekibine sevgilerimle, Allah onlardan razı olsun.
Selametle,
Ayşe.
Yorum yok! İlk sen ol.