Acaba ben yanlış mı yaptım diye düşünüyordum, hatta bazen keşke örtünmeseydim dediğimi de hatırlıyorum. O zaman kamu binalarına örtülü girmek yasak olduğu için okula açık gidiyordum, estağfurullah. Bu beni rahatlatıyordu o zaman, güya diğerleri gibi olmuş oluyordum kafamda.
Bazen kendi geçmişimi, gelişim sürecimi, fikirlerimin oluşum aşamalarını düşündüğümde örtünme serüvenim aklıma takılıyor. Serüven dediğime bakmayın öyle zorbalık gördüğümden köstek olunduğundan değil. Tamamen kendi içimde kendimle cedelleşme serüveni. Biraz anlatmak isterim.
Merhaba, ben Şeyma. Dinî hassasiyetleri olan ve elinden geldiğince yaşamaya çalışan bunun yanı sıra kimi ibadetleri geleneksel uygulayan bir ailenin çocuğuyum. Benim ailem de yaşadığım yerdeki diğer aileler gibi çocuklarını dinî yönden eğitmek için yazın camilere, Kuran kurslarına yollardı. Üç kardeş üçümüz de giderdik. Bu sebeple örtünme ile geç yaşta veya aksi bir ortamda tanışmadım. Etrafımda daima örtülü teyzeler, ablalar, yengeler oldu. İlkokul 7. Sınıfta ben de böyle yapmalıyım fikri oluştu. Ailem biraz erken bulsa da karşı çıkmadılar, desteklediler Allah razı olsun. Ama benim yaşımda örtünüp de okula öyle giden hiç yoktu. Buna rağmen pek takılmıyordum. Okul bahçesine başörtü ile girmek o kadar huzur veriyordu ki normalde sessiz bir yapıya sahip olan, konuşurken hemen yanakları kızaran ben; okul bahçesine girdiğimde sanki doğduğumdan beridir böyle yapıyormuş rahatlığıyla giriyordum okula.
Lise dönemimde çoğu ergen kız gibi ben de dış görünüşümü kafaya takmaya başladım. Ailemden uzakta yurtta kalınca da giyim konusunda asilik baş gösterdi. Arkadaşlarımdan örtünen kimse yoktu. Bir arkadaşım örtünmeyi çok istemişti, bazen bana da deneyelim derdi ama ailesine ne kadar ısrar ettiyse de kabul ettiremedi. Hatta bir ara beni aracı kılıp annesiyle konuşturmuştu da kadın siz daha üniversite okuyacaksınız nasıl olacak o iş, demişti. Acaba ben yanlış mı yaptım diye düşünüyordum, hatta -Allah affetsin, belki bunu buraya yazmak da yanlış ama estağfurullah- bazen keşke örtünmeseydim dediğimi de hatırlıyorum. O zaman kamu binalarına örtülü girmek yasak olduğu için okula açık gidiyordum, estağfurullah. Bu beni rahatlatıyordu o zaman, güya diğerleri gibi olmuş oluyordum kafamda.
Başlarda çok da huzurluydum şimdi ne oldu da böyleydim? Özeleştiri yapıyorum samimiyetim mi eksikti? Hayır. Kimse bana zorla yaptırmamıştı ki, gerçekten ben canıgönülden yapmıştım. Ee? Bana göre yaptığım yanlış şuydu: KIRPIK YAŞAMAK. Tamam örtünüyorum. Ama namaz kılmıyorum. Erkek arkadaşım yok ama karma eğitim sebebiyle her gün sağım solum laubali, seviyesiz erkek kaynıyor. İbadetler ile haramlar, yasaklar bir bütün. Haram işledikçe bir üst seviyedeki haram basit görünüyor artık insana. Yalnızca örtüm beni diğer haramlardan korumaya yetmediği gibi artık kendisine yönelik fikirlerimle de mücadele edemiyordu. Zihnimde ara ara hayır yanlış yapmış olamam, bunun böyle olması gerek düşüncesiyle, tek başımayım benim gibi kimse yok düşüncesi çarpışıp duruyordu. Düzensiz de olsa bir ara namaz kılmaya başladım ve namazın beni tuttuğunu fark ettim. Çünkü namazım ile yanlış yaptımdüşüncesi çelişiyordu. Namaza devam ettikçe de saplandığım düşüncelerden çıkabiliyordum. Namazı hayatımda oturtmaya çalışmam, kendimi sakınma çabamla birlikte örtümü içselleştirmeye başladım. O dönem hala tam olarak yanlış düşüncelerden kurtulamamış olsam da yavaş yavaş sıyrılıyor gibiydim.
Üniversite zamanlarımda ise yeni bir hayata başlayacak olmanın verdiği geçmişi sıfırlama duygusuyla kararlar aldım. Hem ahlaken hem de ibadet konusunda düzen oluşacaktım hayatımda. Hepsini yapamasam da çoğunu yapmayı başardım elhamdülillah. Üniversite zamanımda niye örtündüm düşüncesi beni hiç yoklamadı. Aksine bilgi konusunda çok eksiğim diye düşündüm. Kampüsteki caminin bir derneği vardı ilmi sohbetler yapılan. Buradaki derslere katılmaya çalışmış, duruşlarını ve görüşlerini beğendiğim hocaların derslerini dinlemeye başlamıştım. Bu bir süreçti elbette bu süreci çok daha kötü geçiren kardeşlerim var, Allah hepsine kolaylık versin. Ben bu şekilde atlattım ve kendimce dersler aldım. Şimdi küçük bir ilçede yaşıyorum, buradaki tek örtülü avukatım ve bu durumdan çok mutluyum. Ne duruşmaya girdiğimde hâkim, savcı karşısında ne emniyette, jandarmada ne de müvekkille konuşurken kendimi rahatsız hissediyorum. Göreve başladığımda adliye personelinden bazılarının şaşırdığını fark ediyordum. Şöyle gözleriyle tepeden tırnağa göz ucuyla hafiften bir süzme yakalıyordum. Bu süzmeyi art niyetli olarak algılamıyorum, aksine “böyle de olabiliyormuş” der gibi baktıklarını hissediyorum. Art niyetli yapılmış olsa da düşüncelerimi değiştirmeyecek.
Bir de örtünün fıtrat boyutu var tabii ki. Bazen başörtümü yaparken kadın olduğumu çok derinden hissediyorum.
Kısaca örtünmek benim için bir halkaydı, diğer ibadetler de bu halkaya sıra ile takılınca bir zincir oluştu ve bana göre ömür bu zinciri büyütüp güçlendirmektir. Elbette her zaman her şey rayında gitmiyor, bu zincir düzenli büyümüyor. Ama bu dünya mücadeleden ibaret. Bir adım ileri gideceğim belki bazen, iki adım geri. Nefsimizle yaşıyoruz çünkü. Bir de bize şah damarımızdan daha yakın olan Allah ile. Yanlış yapmışsak yanlış yaptık deyip tövbe edip tekrar döneceğiz inşallah. Hala çok yanlışım var ve elhamdülillah ki Allah bunu düzeltmeyi dert ettiriyor. Bu çok büyük bir nimet. Allah bizlere iyi bir mümin olarak yaşamayı ve arkamızda güzellikler bırakarak göçmeyi nasip etsin. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Âmin.
Şeyma
Photo by Nastya Kvokka on Unsplash
Yorum yok! İlk sen ol.