Siyah ve bol bir ferace aldım. İnanamadım, hayatımda daha önce hiç bu kadar özgür, rahat ve huzurlu hissetmemiştim. Renkle ve bollukla beraber dışarıdaki hakaretlerde farklı bir boyut aldı doğal olarak. Ağza alınmayacak küfürler ve benzetmeler… Bu defa kendim için değil, onlar için üzüldüm.
11 yaşıma kadar ailemde de akrabalarım arasında da tek kız çocuk olarak büyüdüm. Herkesin ilgisi ve sevgisi sadece benim üzerimdeydi. Bunun aleyhime olduğunu büyüdüğümde anladım. Herkes her şeyi benim yerime yapıyor, benim yerime karar veriyordu. Bu yüzden çok uzun bir süre kim nasıl isterse o şekilde yaşamaya alışmıştım. Yaşantımızda dinin önemli bir yeri vardı. Namaza alıştırılarak, oruç tutarak, camilere giderek büyütüldüm ama her şeyi bundan ibaret sanıyordum.
Üniversiteye kadar içimde boşluğunu dolduramadığım şeyler, tam anlamıyla kendimi tatmin edemediğim bir hayatım vardı. Açık olmama rağmen dar ve kısa şeyler giymekten hoşlanmazdım. Kapanmam gerektiğini biliyordum ama bu konuda çok bilinçsizdim. Neden kapanmam gerekiyor, nasıl olması gerekiyor haberim yoktu. Annem dahil çevremde herkes açıktı, ben kapanırsam nasıl olurdu nasıl yapardım bilmiyordum.
Önce çok fazla vakit geçirdiğim şeylerden değişime başladım. Sosyal medyada ilim ile ilgilenen, tesettürlü, Allah rızası için yazı yazan kişileri takip etmeye başladım. Bütün günümü o kişilerin paylaşımlarını okuyarak geçirdim. Ne kadar huzurlu, sakin ve manevi hayatlar yaşıyorlardı. Çok etkilendim. Böyle böyle birçok kişi keşfettim. Hatta bazılarına soru soruyor ya da yazıları için teşekkür ediyordum. Çok samimi ve kardeşçe yaklaşımları beni şaşırtmış ve çok mutlu etmişti.
Kapanmaya iyice karar verdikten sonra kendime bone, şal ve birkaç parça bir şey aldım. Evde yalnız olduğumda bunları deniyor ve alışmaya çalışıyordum. Tabi benim bu kadar ciddi olduğumdan kimse haberdar değildi. Ben de bundan memnunlar sanıp bu süreçte rahattım. Yaz ayının en sıcak zamanında kapandım ve kısa süreliğine bir yere gittim. Evden ilk öyle çıkacağım zaman annem bakıp, “Artık böyle mi olacaksın?” diye sordu. Tebessüm ediyordu, yaptığım şeyi takdir ediyordu ama kimsede tam anlamıyla bir gurur ifadesi görmemiştim. İlk bu şekilde çıktığımda birçok kişinin de dediği gibi sanki herkes bana bakıyormuş gibi hissettim. Ama alışmam çok uzun zaman almadı. Hatta o kavurucu sıcağın beni eskisine nazaran daha az rahatsız ettiğini fark ettim.
Tabii ki zamanla tesettür karşıtı insanlar tarafından sözlere maruz kaldım. Renkli ve kendimin bile farkında olduğum kadar uygun giyinmemiş olmama rağmen hakarete uğradım. Ve bunu başı kapalı bir kadın yapmıştı.
Günler geçtikçe okuduğum kitapları ve izlediğim videoları da değiştirdim. Aslında eskiden de birkaç tane sohbet videosu açar manevi yönümü diri tutardım. Şimdi bunu daha fazla yapıp hayatımın temeline oturtmak istiyordum. Her konuda araştırmalar yapıp doğrusunu bulmaya çalıştım. Hala birçok yönden eksiktim ve yanlışlarım çoktu. O yılım durgun ve kendimi, yeni kimliğimi aramakla geçti. Zaman geçtikçe uyguladığım şeyin tesettür olmadığını anlamaya başladım. Emredilen tesettür benim uyguladığım pantolon-tunik değildi. Önce oldukça bol pantolon aldım daha sonra tuniklerimi uzattım sonra renklerini koyulaştırdım. Ama yetmiyordu. İçim rahat etmiyordu. “Örtündükçe örtünesin gelir” dedikleri sözü yaşıyordum. Rabbim razı olsun diye yapıyorum ya razı olmazsa benden diye hep korkuyordum.
Yaklaşık bir yıl sonra kafamda karar kıldım para biriktirdim ve ferace almak için çıktım. Yine nefsim ve çevremden dolayı tam istediğim olmamıştı. Renkliydi ve istediğim kadar bol değildi. Ama bu içimdeki aşkı biraz daha alevlendirdi. Daha sonra beklemediğim bir şeyle karşılaştım. Annem sürekli(!) ferace giymemi yadırgamıştı. Ne demek sürekli giymek? O gün anladım, bazı anneler gibi, şık giyinen kapalı bir kız olmamı istiyordu. Manevi ve inanç olarak zayıf bir ânımdı. Ne yaparsam yapayım Allah’a layık bir kul olamadığımı düşünüp üzülüyor ve bana destek olmadıkları için yalnız ve güçsüz hissediyordum. Birkaç dakikalık konuşmada ve biraz da psikolojik çöküşle yenildim, bol ve uzun olmak şartıyla birkaç kıyafetle devam ettim. Ağladım, içimin parçalandığını hissettim.
Bu sefer kendimi rahat bıraktım ve Rabbime yaklaşmaya başladım. İmanımı, Allah’la olan bağımı kuvvetlendirmeye çalıştım. Kur’an-ı Kerîm’de bize ne söylediğini öğrenmek için tefsir okudum. Allah yolunda dostlar edindim. Aralarına katıldım ve hayatımı değiştirdim. Bir süre sonra karar verdim, daha güçlü hissediyordum, herkes değiştiğimi, daha kararlı olduğumu anladılar. Buna alıştılar. Siyah ve bol bir ferace aldım. İnanamadım, hayatımda daha önce hiç bu kadar özgür, rahat ve huzurlu hissetmemiştim. Renkle ve bollukla beraber dışarıdaki hakaretlerde farklı bir boyut aldı doğal olarak. Ağza alınmayacak küfürler ve benzetmeler… Bu defa kendim için değil, onlar için üzüldüm.
Annem bu sefer giydiğim şeyi çarşafa benzetmişti daha fazla rahatsız olmuştu ve bundan mutlu olmuştum çünkü demek ki doğru yoldaydım. Sabırla konuştum. Artık ağlamak yerine Allah’a sığınarak doğruları anlattım. Gün geçtikçe alıştı, değişti, gerçekleri duymanın onu etkilediğini, farkında olarak yaşadığını gördükçe daha da mutlu oldum. Bana alıştı, hatta ver de feraceni yıkayayım hemen kurur bile dedi 🙂 Namaz kılan Kur’an okuyan biri olduğu için bunları sadece eskiden benim olduğum gibi bilmediğinden kaynaklandığını anlamıştım. Şimdi o bana bildiklerini anlatıyor, emin olamadıklarını bana soruyor.
Bütün bu süreçte sadece dua ettim. Allah rızası için edilen hiçbir duanın geri çevrilmediğine her geçen gün daha fazla şahit oldum. Değişmeye karar verdikten sonra bütün bu güzellikleri Rabbim nasip etti. Allah her bu yola çıkmak isteyenin yar ve yardımcısı olsun. Hepsi İslam’ın birer Siyah incileri olsun.
Selam Ve Dua İle…
Mihrişah
Yorum yok! İlk sen ol.