“Her şeyi o türlü kaybettim ki, Allah’ı kazandım.” Sözlerime Necip Fazıl Kısakürek’in sözüyle başlamak istedim çünkü benim hikayem de tam her şeyimi kaybettim dediğim yerde başladı. Muhafazakar bir ailede büyümüştüm fakat dini bilgilerim zayıftı. Küçükken geceleri uyumadan önce sürekli cennet-cehennemi düşünüp, sorguladığımı hatırlıyorum. Küçüklüğümden bu yana sorgulamalarım her zaman vardı.
Fakat büyüdükçe sorgulamalarım da azaldı. Dünyanın süslü, gösterişli hallerine kapılmış bir şekilde yaşıyordum. Tüm gayretim dünya üzerine kurulmuştu. Hiç ölmeyecekmişim gibi yıllar sonrasının planlarını yapar ama öldükten sonrası için hiçbir yatırım yapmazdım. Rahat bir arkadaş çevresine sahiptim.
Ailede tek açık bendim. Yirmi bir yaşına gelmiştim ve tesettür konusu beni içten içe hep düşündüren bir şeydi. Tesettürün farz olduğunu biliyordum. Tesettüre girmeliydim, aklımın bir köşesinde hep bu vardı. Sürekli erteliyordum. Üniversiteye geçmeden önce üniversiteye gideyim kapanırım, üniversitede ise okul bitsin daha sonra kapanırım diyordum. Ben içimde böyle bir savaş verirken insanların ise bana “Neden kapanmıyorsun?” “Kaç yaşındasın elalem ne der?” gibi soruları beni çok rahatsız ediyordu. Razı etmem gereken bir tek Allah vardı bunun bilincindeyim fakat tesettüre girmek hiç içimden gelmiyordu. Zaman geçtikçe tesettüre girme fikri aklımdan çıkmıştı.
13 Aralık 2020’de amcamın vefatından sonra hayatım tamamen değişti. Amcam hayatta en sevdiğim insandı. Beni yetiştiren, sevgisini üzerimden eksik etmeyen çok güzel bir insandı. Her zaman yanımdaydı. Okul heyecanımda, üniversite kaydında, kendi evime çıktığımda, ehliyet sınavında, her iyi ve kötü anımda benimleydi. Dini konular üzerine amcamla sohbet ederdik, amcam çok dindar biriydi ve insanlara her zaman tatlı sohbetiyle kendini dinlettirirdi. Ben de onunla sohbet etmeyi çok severdim, zaten bir tek onunla bu konular üzerinde konuşurdum. Amcamın vefatı beni derinden sarsmıştı. İnanamıyordum amcam artık yoktu. Bu süreçte kendimi eve kapattım ve tamamen insanlardan uzak kaldım. “Acaba amcam orada ne yapıyor?” bu soru sürekli aklımdaydı.
Evimde bir odada yaşamı sorgulamaya başladım. Dini sohbetler açıp izliyordum. Sohbet videoları izledikçe izleyesim geliyordu. İzledikçe bilinçleniyor ve sanki bu beni iyileştiriyordu. Bilinçlendikçe harekete geçtim. Siyer kitabı aldım ve okumaya başladım. Siyer kitabını her okumaya başladığımda Peygamber Efendimizin (sav) yaşadıkları kalbimi yakıyor kendimi gözyaşları içinde buluyordum. Efendimizin yaşadığı imtihanlarda gösterdiği teslimiyeti hayranlıkla okuyordum.
Odanın bir köşesine seccademi bir köşesine de kitaplarımı koydum. Allah nasip etti elhamdülillah namaza başladım. Beş vakit namazımı kılıyordum fakat tesettür nefsime çok ağır geliyordu. Yirmi bir yaşındaydım ve 21 yıl boyunca kendimi böyle kabul etmiştim. Çünkü benim için tesettüre girmek tüm yaşam biçimimi etkilemesi demekti. Hala “amalarım, bana görelerim” vardı.
Tesettüre girmek için nefsimle büyük bir savaş içindeydim. “Allah’ım kapanmak için kalbime, aklıma bir hidayet ver!” diye dua ederek ağladığım geceler oldu. Bu süreçte gördüğüm rüyalar beni çok etkiledi. Bir rüyamda denizin üzerinde ince bir ipte ayakta dimdik durarak tutunmaya çalışıyordum yanımdaki insanların boğulduklarını görüyordum fakat ben o iple beraber dimdik bir şekilde duruyor gibiydim. Diğer bir rüyamda ise tesettüre girmiş bir şekildeyim ve yanımda hiç tanımadığım tesettürlü biri vardı birlikte yan yanaydık. Beni destekliyordu ve bir kalabalığın arasında birlikte yürüyorduk.
Bir sabah namazında gözyaşları içinde tesettüre girebilmek için öyle yürekten dua ettim ki sabah uyandığımda kalbimdeki o hissi tarif etmeye kelimelerim yetmiyor. Kendime sorduğum soru şuydu: “Sen Rabbinin rızasından başka ne için yaşıyorsun ki?” Allah kalbime o hidayeti, o cesareti koymuştu. O sabah evdeki herkese tesettüre girdiğimi büyük bir heyecanla söyleyince şaşırdılar ve onların da mutlu olduğunu yüzlerindeki ifadeden çok net anladım. Hemen kendime bir ferace ve bir başörtüsü aldım. Elhamdülillah Allah beni tesettüre girmekle şereflendirmişti.
Tesettür aslında özgürlüktü, huzurdu, göz hapsinden kurtulmaktı. Şimdi kendimi öyle güvende hissediyorum ki, tesettürün hayatımda verdiğim en doğru kararlardan bir tanesi olduğunu her geçen gün daha da idrak ediyorum.
Şimdiler de o günlerimi hatırladığımda hep şu ayeti kerime aklıma gelir “Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 2/153)
Şer gibi gördüğümüz olayların arkasından gelecek hayrı yalnızca Allah bilir. O yüzden benim hikayemi okuyan kardeşim dua etmekten hiç vazgeçme, Allah sana gören gözlerden olmayı nasip etsin, tesettürle şereflendirsin İnşallah…
Öznur Tezer
Photo by Mike Marrah on Unsplash
Yorum yok! İlk sen ol.